"Aptala malum olur" değil.

Doğrusu: "Abdala malum olur." Abdal, bilge kişi ve gezgin anlamına gelir. Bilge kişiye malum olması da çok doğaldır.
"Azimle sıçan betonu deler" değil.

Doğrusu: "Azimli sıçan betonu deler." Sıçan, bir fare türüdür. Dolayısıyla azimli bir sıçanın betonu delmesi mucize gibi olsa da, mücadeleyi anlatır.
"Eşek hoşaftan ne anlar?" değil.

Doğrusu: "Eşek hoş laftan ne anlar?" Zamanla 'hoş laf' tamlamasının bozulmasıyla 'hoşaf'tan anlamak haline gelen bu atasözü, beğenilecek bir şeyi küçümseyenleri anlatırken kullanılır.
"Fukaranın düşkünü beyaz giyer kış günü" değil.

Doğrusu: "Zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü." Buradaki zürefa, zarif kimse anlamına gelir.
"Su küçüğün, söz büyüğün" değil.

Doğrusu: "Sus küçüğün, söz büyüğün." Büyüklerin sayılması anlamına gelir.
"Kısa kes Aydın havası olsun" değil.

Doğrusu: "Kısa kes, Aydın abası olsun." Aba, bir tür kıyafettir. Aydın'ın yöresel kıyafetlerindeki aba kısadır ve bu atasözü az ve öz konuşmanın önemini vurgulamaktadır.
"Göz var, nizam var" değil.

Doğrusu: "Göz var, izan var." Bu atasözü, bir şeyin görme ve akıl yoluyla anlaşılacağını anlatır.
"Su uyur, düşman uyumaz" değil.

Doğrusu: "Sü uyur, düşman uyumaz." Sü, eski dilde asker anlamına gelir. Düşmana karşı her zaman uyanık kalmak gerektiğini anlatır.
"Saatler olsun" değil.

Doğrusu: "Sıhhatler olsun." Hamamdan çıkanlara ya da tıraş olanlara söylenen bir nezaket sözüdür.
"İnce eleyip sık dokumak" değil.

Doğrusu: "İnce eğirip sık dokumak." Bir karar vermeden önce etraflıca düşünmek anlamına gelir.
"Ateş olsa cürmü kadar yer yakar" değil.

Doğrusu: "Ateş olsa cirmi kadar yer yakar." Cirim, hacim demektir. Hasmın pek önemsenmediğini anlatır.
"Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz."

Doğrusu: "Ane gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz." Buradaki Ane, Bağdat civarında bulunan bir uçurumdur.
0 Yorumlar